Huzuru aile sıcaklığı ile taçlandıran otel

Yazarımız İkramattin Karaman bu kez tatil rotasını Balıkesir’in şirin beldesi Ayvalık’a çevirdi. Maceralı yolculuk ve ilginç anılarıyla, işte bir mekan ve izlenimleri.

Maceramız, yedi saatlik bir gece yolculuğundan sonrası Ayvalık garajına sabahın ilk ışıklarını vurduğu saatlerde indim.

 Gecenin mahmurluğu hala üstündeydi. Sabahın ilk saatlerinde şehre inecek vasıta olmadığından, otogar binası içindeki bir köşede müşteri bekleyen deri masaj koltukları üzerinde otogar canlanıncaya kadar kestirdim.

Nihayet Gün Işığı  ile beraber, motor seslerine insan sesleri karışmaya başladı. Ayvalık dışında olan otogardan Ayvalık'a kalkacak olan minibüslerin homurtusuna uyandım ve alelacele dışarı çıkıp Ayvalık minibüsünde yerimi aldım.

 Yarım saat sonra Ayvalık Öğretmen Evi önünde idim. Kocaeli'den tanıdığım bir arkadaşım gelip arabasıyla beni kısa bir turla beraber Altınova sahilindeki altın Otelin önüne getirdi.

 Yol boyunca birkaç otel sorduk soruşturduk ama Altın otele geldiğimizde, konumu yeri ve resepsiyondaki  nazik efendi gençleri, beni bu otele ısındırdı o an  arkadaşıma, bu oteli sevdim hiç aramayalım dedim.

 Yaklaşık 100 metre ilerisi kum tepeleri ve deniz olup önü denize açık şirin bir otel Altın Oteli. İki güzel kardeş bizi ağırladı ve hemen uygun bir oda  verdiler. 3 gece kalmayı düşünüyordum en çok, sonra Milas'a gidecektim. Otelin önündeki plaj öylesine sakindi ki kumu çok özel yapılmış gibi doğallığını koruyordu.

Deniz ise, mavi Bayraklı tertemiz dupduruydu. Hafif dalgalı ve içinde oynaşan minik balık sürüleri zaman zaman ayağınıza takılsa da, hatta hafifçe çimdikler gibi ısırsa da, denizin muhteşem koynundan çıkmak istemezsiniz. Burası henüz keşfedilmemiş deforme olmamış bir sahil. Kumlar o kadar değerli ki deniz kumları çekmesin diye deniz içine 8-10 tane uzun taş setler inşa etmiş yetkililer.

Hafif  esen rüzgarsa, güneşlenirken kavrulmanızı önleyen doğal güneş kremi sanki!.   Altın otelimiz 1993 yılında Aslında iş merkezi olarak inşa edilmiş, ancak Belediye çevrede Otel bulunmaması nedeniyle buraya İş Merkezi değil de Otel ruhsatı vermiş.

  Burayı 3 ortak önce işletiyorlar ikisi ölünce bir ortak işletiyor. 4-5 yıl kadar bir ara kiraya veriliyor Nihayet 2018 yılında Yıldırım Ailesi işletmeye başlıyor. Eren- Ertan Kardeşler ve anne babaları birlikte ailece işletiyorlar oteli. 25 odalı 50 yataklı çok farklı mimarisi olan sevimli temiz düzenli bir otel burası .Bana İstanbul Lale'deki Ramada otelini hatırlattı girdiğimde.

Fuayeden başınızı kaldırdığınızda yukarıda göğe açılan cam tavanlardan sızı veren Işık hüzmeleri duvardaki tablolara vuruyor.

  Oteli içi en üst kata kadar açık olduğundan kiliselerdeki Tepe aydınlatması gibi binayı daha yüksek ve geniş gösteriyor.

Kapının önüne içeri girdiğimizde Ferah aydınlık ve yüksek tavanlı bir Fuaye sizi karşılıyor.

Otelde en çok Aile büyüğü anne yemekleri hala damağımdaki tadı arar gibiyim.

Hele bir çorba çeşitleri var ki!  Hiçbir yerde bulamayacağınız adeta lezzet cümbüşü ve şölen gibiydi.

Ertan ve Eren kardeşlerin güler yüzlü candan ve içten yardımsever sunum ve tavırları da sizi bir akraba evindeyim hissini veriyor.

Otelin hemen girişindeki kafede her an çayınızı kahvenizi dondurmanızı keyifle atıştırıp  iskeleye doğru gelip geçen kalabalığı gece 24.00'e kadar izleyebilirsiniz.

 Altın otelin önünün denize açık bir panoraması olduğundan keyif kahvenizi gün batımının romantizmi ile beraber yudumlamanın keyfini tadarsınız altın Otel kafede.

Teşekkürler Altın Otel ve onun sevimli cana yakın ailesi.

Teşekkürler bana kısa da olsa, bir değişik tatil yaşattığın için.

Harikasın Altın Otel