Gezi

Zaman Makinesindeki Pridnestrovya

Koca Yürekli Küçük Ülke Moldova, yazı dizisi 2 Alptekin Cevherli yazdı Zaman Makinesindeki Pridnestrovya

14 Haziran 2025 Saat: 22:32
Zaman Makinesindeki Pridnestrovya
Zaman Makinesindeki Pridnestrovya

Zaman Makinesindeki Pridnestrovya

Alptekin Cevherli/Moldova

Yazı dizisi 2

Moldova Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından organize edilen Basın Turumuzun ikinci bölümünde sizi tarihin ve doğanın buluştuğu eşsiz bir mekânda gezimize devam edeceğiz....

 

Başkent Kişinev’deki kısa turumuzun ardından Moldova’nın özerk bölgelerinden birisi olan Pridnestrovya’ya doğru yola çıktık. Bazı kaynaklarda bu bölge için Transdinyester de deniliyor. Bu nedenle karışıklık olmasın aynı yerden bahsediliyor.

Pridnestrovya Moldova Cumhuriyeti’nin sınırlarına aracımız ile yaklaştığımızda güvenlik önlemlerinin artması dikkat çekiyor.

Sınıra geldiğimizde ise sanki kendimi zaman makinesine girmiş gibi hissettim. Kapıda Sovyetler Birliği döneminde kalma orak çekiçli bir bayrak bizi karşıladı. Bayrağın altında ise fiili durum vardı. Pridnestrovya’nın girişinde ‘Barış Gücü’ adı altında ‘Rusya Federasyonu’nun askerleri’ sınırda pasaport kontrolü yapıyorlardı.

Moldova Cumhuriyeti, 1991 yılında SSCB’nin dağılmasının sonra bağımsızlığını kazanınca Pridnestrovya da Moldova’dan bağımsızlığını ilan etmiş. Ancak Moldova, Pridnestrovya’nın bağımsızlığını kabul etmemiş. Bunun üzerine bir yıl kadar savaş olmuş. Elbette sonunda ateşkes ilan edilmiş. Pridnestrovya hukuken Moldova’ya bağlı fiilen Rusya kontrolünde bölge haline gelmiş.

  

Ancak şunu kesinlikle söylemek gerekir ki, Pridnestrovya bu ayrılma ile birlikte adeta bir zaman makinesinin içerisine girmiş ve 1990 yılında hapsolmuş.

Bölge hâlâ orak çekiçli kızıl bayrağı resmi bayrağı olarak tanıyor, kızıl yıldızlı SSCB armaları şehrin dört bir yanında, Alman Nazilere karşı kazanılan zaferle ilgili öykünmeyi yansıtan resim ve anıtlar ile elbette Kamaz, Gaz, Ural marka kamyonlar ve Lada otomobiller ile 40 yıl öncesini yaşıyor. Geçen yıl gittiğim Rusya’nın en önemli kentlerinden ve çarlık dönemi başkenti St. Petersburg’ta dahi görmediğim kadar Sovyet kalıntısı gördüğümü söyleyebilirim...

Gelelim Pridnestrovya’nın merkezi olan Trispol kentine...

Kente vardığımızda öğlen saati olduğu için öncelikle otantik bir lokantaya gittik. Mekânın adı ‘SSCB Lokantası’ idi. İçeride Sovyet dönemi müzikleri ve dev bir ekranda O yıllara ait siyah beyaz fotoğraflardan oluşan slayt sürekli dönüyordu. İçeride kızıl bayraklar altında Rusların meşhur ‘borş çorbası’ ikramı vardı. Mekânın otantik yapısının gerçekten de ilgi çekici güzellikte olduğunu itiraf etmem gerekir.

Bu arada yemek olarak alternatif tavuk ve vejetaryen menüsü de var. İçeriden çok sayıda fotoğraf çektik...

Ardından Trispol’de yaya olarak şehir turuna çıktık. Trispol’de internet çok sağlıklı değil. Aynı şekilde telefon hatları da çok verimli çalışmıyor. Ayrıca aynen Rusya Federasyonu’ndaki gibi bankacılık işlemleri de sıkıntılı. Sadece Rusya’ya ait olan kredi ve banka kartları geçerli. Onun dışındaki kartlar ve elbette bizim kredi kartları Pridnestrovya’da çalışmıyor. O nedenle yanınızda mutlaka nakit olarak Moldova Ley’i veya Ruble bulundurmanızda fayda var.  (* Özellikle belirtmem gerekir ki, Moldova’nın diğer bölgelerinde ve Gagauzya’da böyle bir iletişim ya da kredi kartı sıkıntısı kesinlikle yok.)

Şehir içinde dokuma ürünlerin (yatak örtüsü, perde vb.) satıldığı bir mağazayı ziyaret ettik. Desenleri bizde kullanılan motiflerden farklı olduğu için ilgi çekici olduğunu söyleyebilirim.

    

Bu bakımdan özellikle Predistronavya, SSCB üzerine çalışan tarihçi ve sosyologlar için adeta yaşayan bir müze diyebilirim.

Gelelim Trispol turumuzun devamına; Ekaterininsky Parkı’nda Rus Çariçesi 2. Katherina’nın oldukça heybetli heykelini de olduğu büyük bir parka geçtik. Park Dinyester Nehri’nin sol yanında inşa edilmiş. Parkın karşısında ise görkemli bir kilise dikkat çekiyor.

Tekin Kalesi Veya Bender Kalesi

Moldava’nın (Boğdan) kuzeyinde Dinyester (Turla) ırmağı kıyısındaki Predistronavya kontrolündeki Bender KalesiOsmanlı Devleti’nin bir dönem son sınır kalesiydi. Kale ile ilgili olarak Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi’nden Evliya Çelebi’nin notlarını size aktarmadan önce TDVA’nın Ansiklopedisi’ndeki bir eksik bilgiyi tamamlayarak söze başlayayım:

Kalenin eski adı Rumence ‘Tighina’ (Tekin) olarak geçiyor. Kalenin önündeki İngilizce ve Rusça turistik tabelada kalenin Peçenekler tarafından 12. ve 13. yüzyılda Tekin adındaki bir Peçenek Beyi tarafından inşa edildiği yazıyor. Ne yazık ki bu önemli bilgi Türkiye’deki hiçbir kaynakta yazmıyor. Bugünkü Pomakların atası olan Peçenek Türkleri, 13. yy’da Bizans ve Kuman ortak ordusu tarafından bugünkü Lüleburgaz ilçemiz civarında çok ciddi bir soykırıma maruz kalarak tarihten ‘siyasi olarak’ siliniyorlar.

Bu arada kale Moldova Kralı Büyük Stefan tarafından 15’nci yüzyılda neredeyse yeniden inşa edilmiş

Neyse biz yine kaleye dönelim.

Öncelikle her Türk vatandaşının kesinlikle görmesi gereken bir güzellik ve tarih hazinesi olduğunu baştan size söyleyeyim.

Eski adı Tighina (Moldavca Tişno) olan Bender kalesi bu adı Osmanlı idaresi sırasında almış. Bender eski Türkçe’de “Bir geçit veya boğazı koruyan istihkâm (Bent)” anlamına gelir. XIII. yüzyılda Altın Ordu Devleti buraya hâkim olmuş, fakat sonra Altın Ordu Devletizayıflayınca Romenler Dinyester Irmağı’nın karşı kıyısına sürmüşler. Petro’nun (Petru Rareş) 1538’de Kanûnî Sultan Süleyman’a yenilmesi üzerine kale Osmanlı idaresine geçmiş ve çok kuvvetli bir biçimde yeniden inşa edilmiş. Evliya Çelebi’nin, “Turla nehri kenarında bir tarafı alçak, cenup ve kıblesi yüksek, küfeki kayalar üzerinde kare şeklinde büyük ve yüksek bir kaledir ki her taşı fil gövdesi kadar vardır, sığır ve at karnı kadar sert kaya taşlardır” cümleleriyle tarif ettiği kalenin, “Süleyman Han’ın mimarbaşısı Sinan Ağa b. Abdülmennan bu kaleyi yaparken bütün kudretini sarfedüp günâgûn ilm-i hendese üzre kuleler, musanna‘ metin burc ü bârûlar yapmış ki vasfında lisan kasırdır” diyerek kalenin Mimar Sinan tarafından onarılmış olduğunu ifade eder.

  

İç Kale’nin kapısında Kanuni Sultan Süleyman’ın sevgili cariyesi Ester Kira (Hürrem Sultan) için yazmış olduğu bir şiir mermer tabelada bizi karşıladı.

Kale Osmanlı Devleti’nin gerilemeye başlamasıyla birlikte Rusya ve Osmanlı Devleti arasında startejik konumu nedeniyle çok önemli ve kanlı savaşlara sahne oluyor. Bender, Osmanlının Avusturya ve Rusya üzerine düzenlediği seferlerde kullanılan güzergâhlardan Rumeli Sağ Kolu üzerinde bulunması ve ordunun önemli toplanma merkezlerinden biri ve özellikle Kırım Tatarları’nın Osmanlı ordusuna katılım noktası olması bakımından çok önemli bir yere sahipmiş.

Osmanlı tarihinde Bender'de geçen önemli olaylardan biri de İsveç kralı 12’nci Karl (Demirbaş Şarl)’ın Poltava Savaşı'nda (1709) Rus Çarı 1. Petro'ya yenildikten sonra ordusundan artakalan 1500 kadar askerle güneye çekilerek Osmanlı Devleti’ne iltica ederek Bender'de 4 yıl yaşamış.

Ne gariptir ki aynı İsveç ordusunun bir kısmı bundan 56 yıl sonra Rusların yanında paralı asker olarak gelip imal ettiği toplarla kaleyi almış ve Ruslara teslim etmiş...

1770 ile 1812 arasında kale Ruslar ve Türkler arasında pek çok kez el değiştirmiş. Ruslar, 1770'te iki ay devam eden bir kuşatmadan sonra Bender’i almışlar, ancak bu esnada kaledeki yerleşik Türk kadın ve çocuklar düşman eline geçmemek için kendilerini öldürmek zorunda kalmışlar (Tarihi kayıtlarda Bender şehrinde yaşayan 18 bin kadar Türk kadın ve çocuğun intihar ettiği geçiyor)... Ancak bu tarihi olay Ruslar tarafından değiştirilerek; zorla bir Türk askeri ile evlendirilmek istenen bir Rus kızı namusunu korumak için intihar etmiş şeklinde değiştirilerek turistlere anlatılıyor. Bir de temsili hayalet resmi yapmışlar bunun için...

Türk garnizonu 1770 tarihindeki kuşatma sırasında 5.000 asker kaybederken, Rus ordusu da 6.000'e yakın ölü ve 7.000 yaralı vermiş

Bu arada 1770’te Bender veya diğer adıyla Tekin Kalesi’ni işgal eden Rus ordusunda çok sayıda İsveçli paralı asker ve hatta Rodion Härbel adlı Korgeneral de görev almış. Kaderin garip bir cilvesidir ki, şu anda kalenin içinde bulunan o dönemden kalma silah ve giysilerin sergilendiği müzede Türk Komutan size bakarken, paralı asker olarak Rus Ordusu’nda bulunan İsveçli komutanın önünde ‘bağış kutusu’ ironik bir şekilde duruyor...

Bir de kalede işkence aletlerinin olduğu bir kule var. Kulenin içerisinde akla hayale gelmeyecek işkence aletleri dikkat çekiyor. Ayrıca Predistronavya’daki Rus yönetim bu kulede duvarlara koyduğu gravürlerin bir kısmında bu işkence aletlerini Rus askerlere karşı kullanılmış gibi çizmişler. Oysa ‘İğneli Fıçı’ gibi Türk tarihinde olmayan ve genelde Türklere karşı kullanılan aletler, bu kulede baş köşede duruyor.

Netice olarak, Moldova’ya sırf bu kaleyi görmek için bile gitmek gerekir...

Lingo Lingo Şişeler

Gelelim Guiness Rekorlar Kitabı’na giren Şişe Müzesi’ne...

1988 yılında iş insanı Grigori Corzun tarafından inşa edilen müzede 170’ten fazla ülkeden 2000’den fazla şişe sergileniyor. Çeşit çeşit, boy boy şişelerden balık şeklinden olandan kılıç şeklinde olana, camdan insan biblosundan bina şeklinde olana kadar binlerce çeşit şişe 5 katlı müzede sergileniyor. Şişelerin çoğunluğu alkollü içkilere ait, ancak ilginç su ve süt şişeleri de koleksiyona ayrı bir değer katıyor... Bu arada bu tesis aynı zamanda Corzun ailesinin şaraplarının da tanıtım ve tadım mekânlarını içeriyor. Mamut kemiklerinden tutun da pek çok tarihi objeye de ev sahipliği yapan müze gibi bahçesinde; şirin bir konaklama ve restoran mekânı da bulunuyor...

Bu Arada Şunu Söylemekte Yarar Var:

Moldova şarap üretimi konusunda dünyanın en önemli merkezlerinden birisi. Sovyetler zamanında özellikle bu konu anladığım kadarıyla ciddi manâda teşvik de edilmiş. Lezzetli ve yöreye özgü üzümleri ve bereketli topraklarıyla Moldova üzüm ve şarapçılık konusunda dünya markası olmuş. Resmi kayıtlara göre yılda 150 bin tondan fazla şarap üretiyor. Yüzölçümüne göre çok yüksek bir oran olmasına rağmen Molova şarabının meşhur olması tadından ve fermantasyon işlemlerinden geliyormuş. Moldova denildiğine göre dünyanın en lezzetli iki şarap üreticisinden birisiymiş.

Bu konuda ben şarapları tatmadım elbette, ancak ekipte şarapçılık konusunda uzman ve hatta kartvizitinde şarap uzmanı yazan biri de Polonyalı gazeteci olan arkadaşlarım ‘Moldova şarap konusunda dünyanın en iyisi’ dediler...

Nereden geldik bu şarap konusuna derseniz, yazının bundan sonraki bölümlerinde çeşitli vesilelerle Moldova ve şarapları konusuna ara ara değineceğiz. Corzun ailesinin Şişe Müzesi’nden sonra başkent Kişinev’e yaklaşık 35 km. Mesafedeki Mimi Şatosu’na ulaştık. Burası muhteşem bir bahçe içerisinde tarihin adeta canlı olarak yaşadığı mükemmel bir şato. Bazı kayıtlarda Mimi Kalesi olarak da geçiyor...

Moldovalı devlet adamı, diplomat ve şarap üreticisi ve de son Besarabya Valisi olan Constantin Mimi tarafından ailesinin topraklarında yaptırılan şarap imalathanesinin inşası 1893’te tamamlanmış. Mimari tasarımı Fransız şatolarından esinlenmiş. Bunun nedeni, kendini bağcı ve şarap üreticisi olarak tanımlayan ve Besarabya'daki en ünlü şarap imalathanelerinden birinin kurucusu olan Mimi'nin Fransa’da bağcılık ve şarapçılık eğitimi almış olması olarak söyleniyor.

O dönem için bir yenilik olan betonarme şeklinde inşa edildiği ve iki katlı olduğu için tüm bölgenin en önemli binasıymış. Mahzenindeki fıçılarda yaklaşık 300.000 litre şarap saklama kapasitesi olduğu söyleniyor.

2011 yılında turistik bir cazibe merkezi haline gelmesi amacıyla şarap imalathanesi yenilenmeye başlanmış ve Eylül 2016'da hizmete yeniden açılmış.

Mimi Kalesi, 1 Haziran 2023'te Avrupa Siyasi Topluluğu'nun (APC) ikinci zirvesine de ev sahipliği yapmış. İçeride çok sayıda devlet adamının kale önündeki fotoğrafı ve onlara hediye edilen şarapların imzalı şişeleri de saklanıyor.

Mimi Kalesi’nin son derece otantik ve tarih kokan salonlarında yemek yeme, mahzenlerinde gezme imkânı turistlere sunulurken, aynı zamanda büyüleyici bahçesinde de gezinme ve hatta çocukların dahi eğlenebileceği alanların gözetildiğini buradan söylemem gerek. Özellikle gece aydınlatması ve üzüm asmaları altından geçen yolları ile mükemmel bir zamanı size sunuyor...

+++++

Gelecek Bölüm:

Gaz Lambası ile Çalışan Radyo

YORUMLAR

Bu Habere Yorum Yapılmadı. İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz? 
Lütfen Resimdeki kodu yazınız
 

Turizm Haberci, Turizm haberleri, Turizm Bölgeleri hakkında bilgiler Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz
Email Adresiniz
Arkadaşınızın İsmi
Arkadaşınızın E-Mail Adresi
Varsa Mesajınız
Güvenlik KoduLütfen Resimdeki kodu yazınız