7.Uluslararası Gastronomi Festivali ve Uluslararası Mermer Sempozyumu üzerine yazdıklarıma birtakım tepkiler geldi.
Tepki değil aslında; emeği küçümseyen, yapılan işleri değersizleştiren, siyasi saiklerle üretilmiş ucuz laflar…
Sevgili dostlar, ben Afyonlu değilim, Kocaeli’liyim. Bu festivale davet edilmiş bir misafir olarak katıldım. Orada hem Afyon’un misafirperverliğini gördüm, hem de Uluslararası Mermer Sempozyumu’nda Sezer abla ile tanıştım. Yani yaşadıklarımı dışarıdan bakan biri olarak kaleme alıyorum. Dışarıdan bir gözle bile şu çok net: Afyon, kültürüyle, sanatıyla ve üretim potansiyeliyle çok önemli bir şehir.
Ama var bir zihniyet… Yemek yemeyi sadece karın doyurmaktan ibaret gören, heykeli put, resmi boş iş, müziği sapkınlık sayan bir güruh. Onlara laf anlatmaya niyetim yok. Hayatında bir kitap yüzü açmamış, bir konser salonu görmemiş, tiyatro sahnesine adım atmamış; içi dışı arabeskleşmiş insanların eğitim ve kültür seviyesi zaten yazdıklarıyla, yaptıklarıyla ele verir kendini.
Bugünlerde de aynı zihniyetin ortaya attığı bir başka iddia var. Efendim, Burcu Köksal’ın düzenlediği uluslararası mermer fuarında, Türkiye’nin çeşitli illerinden getirilen mermer bloklarını taşıyan araçlar yolları bozmuş, sonra da halkın vergileriyle bu yollar yeniden yapılmış, bu da israfmış!.. İşte bu iftiraya sadece gülünür. Çünkü gerçeğin bununla alakası yoktur.
Biraz araştırma yapan yabancı biri bile şunu kolayca öğrenebilir: Çeşitli şehirlerden gelen mermer tedarikçileri, kendi doğal kaynaklarından çıkardıkları blokları fuara getirdiler. Burada sadece Afyon’un mermer cevheri değil, mermeri işleme kapasitesi ve potansiyeli de dünyaya gösterildi. Dahası, getirilen o mermer blokları geri götürülmedi; Afyon’daki devasa mermer işleme tesisleri tarafından satın alındı, işlendi ve ülkeye katma değer olarak kazandırıldı. Yani bu fuar, Afyonkarahisar’ın gücünü göstermenin yanı sıra ekonomiye doğrudan katkı sağladı. Olayın bu yönünü görmezden gelen, araştırma zahmetine bile girmeyen ve sırf siyasi hesapla iftira atan bu vatandaşlara fazla söz söylemeye gerek yok.
Burcu Köksal ve ekibi, bu şehrin marka değerini büyütmek için gece gündüz özveriyle çalışıyor. Emeğe saygısı olmayan, düşük profilli yorumlarla saldıranlara rağmen onların ortaya koyduğu çaba Afyonkarahisar’ın ufkunu genişletiyor.
Benim sık sık söylediğim meşhur bir söz vardır: “Çirkeflik, liyakati yenen yegâne güçtür.” Çoğu zaman liyakatlı insanları köşeye sıkıştırmak için çirkefliğe sarılırlar. Bugün de aynı hayale kapılmışlar. Fakat unuttukları bir şey var: Bu söz bir genel kural değildir. Bazen liyakat, her türlü çirkefliğe rağmen başarıyı elde eder. Burcu Köksal’ın ortaya koyduğu mücadele bunun en güzel örneklerinden biridir.
Ve evet, bir kadın Spartacus çıktı. Arkasına sermaye babalarını, saray soylularını almış güç odaklarını yendi. Çünkü halk, güçlüden değil haklıdan yana durdu.
Afyonkarahisar’ın geleceği bellidir: taşla, toprakla değil; kültürle, sanatla, liyakatle ve emeğe duyulan saygıyla yoğrulacaktır.