Uzun yıllardan beri gitmeyi çok istediğim GAP Gezisi'ne Muğla Tazelenme Üniversitesi Milas Kampüsü öğrencileri olarak;
21 Nisan akşam üzeri, Milas Rota Turizm otobüsüyle Milas'tan yola çıktık. Otobüsün diğer yolcularıyla yolculuk sırasında tanıştık.
Çok güzel ve neşeli bir yolculuktan sonra gezimizin ilk durağı olan Adana'ya vardık. Önce Sabancı ailesinin uzun yıllarda yaptırdığı Sabancı Merkez Camii'ni gezdik. Mimarisi, çinileri, kündekari tekniğiyle( ahşap işlemelerin içiçe geçmesi) yapılan çok güzel minberi, görkemli avizesiyle muhteşem güzellikte bir camiydi ve hepimiz bu esere hayran kaldık.
Taş Köprü-Seyhan Nehri üzerindeki bu köprü, Roma dönemine aittir ve Adana'nın simgelerinden biridir. 1700 yıllık olan bu köprü, Roma İmparatorluğu döneminde Auxentios adlı bir mimar tarafından yaptırılmıştır. Dünyanın hâlâ kullanılan en eski köprüsü ünvanına sahiptir. (1)
Arabamız, Adana içinden geçerken cadde kenarındaki eski evlerin aslına uygun olarak restore edilerek sinema müzesi veya butik otel olarak varlığını sürdürmesi çok dikkatimi çekti.
Gezide 2.durağımız, Gaziantep oldu. Rehberimiz, Erkan Tali eşliğinde Zeugma Mozaik Müzesi'ni gezdik. Zeugma Mozaik Müzesi, 1700 kilometrelik mozaik ile dünyanın 2.büyük mozaik müzesidir. Zeugma, Gaziantep İli, Nizip ilçesi'nin 10 km. doğusunda, Belkıs Köyü'nde, tepeler üzerine kurulan bir kenttir.
Büyük İskender'in generallerinden 1.Selevkos Nikator,
M.Ö 300 yılında, Büyük İskender'in Fırat Nehri'ni geçtiği yerde nehrin iki tarafında iki şehir kurmuş ve bir köprüyle birbirine bağlamıştır. Kent, M.Ö 31 yılından itibaren Roma'ya bağlanarak adı, geçit köprü anlamında "Zeugma" olarak değiştirilmiştir. Roma İmparatorluğu döneminde kent altın çağını yaşamıştır. M.S. 256 yılında, Sasani Kralı 1.Şapur Zeugma'yı ele geçirerek yakıp yıkmıştır.
Zeugma'nın sadece bir bölümünde gerçekleştirilen kazılarda gün ışığına çıkarılan mozaikler, Zeugma'nın tam anlamıyla bir mozaik kenti olduğunu ortaya çıkarnaktadır. Bu mozaiklerin içinde en ünlüsü, karanlık bir odada sergilenen ve ziyareçi akınına uğrayan "Çingene Kızı" mozaiği dir. (2)
Sonra Gaziantep Kalesi'ni ziyarete gittik. Ancak son depremde Kale duvarlarının bir kısmı yıkıldığı ve restore edildiği için ziyaret edemedik. Sonra Gaziantep'in tarih, kültür ve lezzet kokan sokaklarını, tarihi Bakırcılar Çarşısı'nı gezdik. Herkes ihtiyacına göre alış veriş yaptı.
Daha sonra Urfa yolculuğu başladı. Önce Biirecik'e gittik. Birecik, nesli tükenmekte olan ve koruma altına alınan Kelaynak Kuşları ile meşhur. Kelaynak Kuşları nın çiftleşmesi için kayalara yuvalar yapılmış. Ayrıca çok büyük bir kafes ve Kelaynak kuşlarını tanıtmak için doğa müzesi yapılmış. Oradaki görevli kişi tarafından o coğrafyada yaşayan çeşitli hayvanlar ve Kelaynak Kuşları hakkında bilgi verildi. Kelaynak Kuşları ile ilgili çeşitli hediyelik eşyalardan satın aldık.
Şanlıurfa gezimizde bizi en çok heyecanlandıran Halfeti tekne turu idi. Fırat Irmağı üzerinde, 2000 yılında yapılan Bireclk Barajı'nın etkisiyle sular altında kalan eski Halfeti Şehri'nin taş evleri, camiileri, minaresi çok ilgimizi çekti. Aynı zamanda hüzünlendim. Yüksek bir kaya üzerinde yer alan "Rumkale' de çok ilginçti.
Halfeti, ismini hüzünlü bir aşk öyküsünden almış; Halil ile Fatma, birbirleri aşık iki gençtir. Aileleri evliliklerine onay vermeyince ikisi de Fırat nehrine atlar ve boğulurlar. İki aşığın isminden "Halfeti"adı doğar. Halfeti şehri de adını aldığı aşıklar gibi sular altında kalır.
2013 yılında Cittaslow Uluslararası Komisyonu tarafından Halfeti'ye Cittaslow( sakin şehir) ünvanı verilir.(3)
Halfeti'nin ününü arttıran bir diğer unsur ise Türkiye'de ilk defa siyah gülün yetiştiği yer olmasıdır. Burada siyah gülden yapılan kolonya ve dondurma da çok önemli bir gelir kaynağı oluşturuyor. Halkın geçim kaynağı turizm ve çok ziyaretçi akınına uğruyor.
Şanlıurfa gezimizde, dünyanın ilk üniversitesi olan, Harran Üniversitesi'nin öyküsünü
oradaki yerli rehberin güzel ve neşeli sunumuyla dinledik. Harran Üniversitesi, Emevi Halifesi 2.Ömer tarafından, 717 yılında kurulmuştur. Ele geçirdiğ! ülkelerdeki alimleri buraya getirmiş.Harran, biir biliim ve kültür merkezi haline gelmiş; 8.Yüzyıldan 12.Yüzyıla kadar faaliyet sürdürmüş. Süryanice ve Yunanca'dan Arapça'ya çeviriler yapılmış. Abbasi Halifesi Harun Reşit döneminde en parlak dönemini yaşamış. 8000 öğrenci, matematik,tıp, astronomi, felsefe alanında öğrenim gördü. 1271'de Harran Medresesi, Anadolu'yu istila eden Moğollar tarafından yıkıldı. (4)
Yerel rehber bizi dedesinin 22 odalı evine götürdü. Toprak ve samandan oluşan, konik Harran evlerinin içini gezdik, hatıra fotoğrafları çektirdik; yerel giysiler, örtüler ve yiyecekler satın aldık.
Şanlıurfa'da o gece Sıra Gecesi'ne katıldık. Yerel sanatçıların söylediği türküler, davulcu şovu ve çiğ köfte yoğrulması da çok ilginçti.
Şanlıurfa'da Balıklı Göl ve etrafındaki Mevlid-i Halil Camii'nin muhteşem manzarasını görüntüledik. İlk tek tanrı inancını benimseyen Hz. İbrahim'in efsaneye göre ateşe atıldığı yer suya, odunlar ise balıklara dönüşmüş. Ayrıca Hz.ibrahim'in doğduğu mağara da ziyaret edildi.
Şanlıurfa Mozaik Müzesi'nde
Haleplibahçe'den çıkarılan mozaikler sergileniyor. Buradaki mozaikler muhteşem; Hele Amazonlar mozaiği.
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde ise çevredeki kazılardan, höyüklerden, Göbeklitepe'den çıkarılan Neolitik (Cilalı Taş}döneme ait eserler sergileniyor.
Göbeklitepe- Günümüzden 12000 yıl öncesine ait olan "Göbeklitepe" ise tarihin "0" noktası, yani başlangıç noktasını oluşturuyor. Yapıt, dünyanın en eski Megalitleri olan taş sütunlarla bir dizi dairesel yapıdan oluşmaktadır. Neolitik Çağ'a (Cilalı Taş) ait olduğu düşünülen bu yapıda T biçimindeki 10-12 dikilitaş yuvarlak planda dizilmiş ve araları ise taş duvarlarla örülmüştür. Yapının merkezindeki daha büyük olan iki dikili taş karşılıklı yerleştirilmiştir. Bu dikili taşların üzerinde insan, eller, kollar kertenkele, yılan, timsah, yaban domuzu, tilki, yaban ördeği ve akbaba sembolleri oyulmuştur. Göbeklitepe'deki kült(dini) yapıların tarım ve hayvancılığa yakın olan son avcı grupları tarafından inşa edildiği ve bu kült merkezinin . M.Ö 8000 yılına kadar devam ettiği daha sonra terk edildiği anlaşılmaktadır. Göbeklitepe, 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alındı ve 2018'de kalıcı listeye girdi.
Yazının devamı haftaya.
Kaynak:
(1) - wikipedia. org
(2) - kültürportali.gov.tr
(3) - gazete.fırat.edu.tr
(4) - wikipedia. org